Çocuğunuzla yaşadığınız yemek yeme sorunları artık sona eriyor. Zorlu büyüme sorunlarından biri olan yemek yemedeki zorluklarla ilgili bilmediklerinizi bu yazıda görebileceksiniz.

İyi yemek için iyi uyku şart!

Yemek ve uyku çocuğun fiziksel ihtiyacı, yaşamsal rutinleridir. Sağlıklı bir büyümeden bahsedebilmek için çocuğun yeterli beslenmesi ve uykusunu alıyor olması gerekir. Bedenimiz tüm sistemiyle bir bütün olarak çalışır. Gün içinde yeterli düzeyde beslenmediğinizde açlığınıza bağlı olarak biraz sinirli ve sabırsız olduğunuzu, gece geç yatıp sabah erken işe gittiğinizde yeterli düzeyde bir uyku gerçekleştiremediğiniz için esneme, isteksizlik ve dağınık bir dikkatle akşamı dört gözle beklediğinizi gözlemlemişsinizdir.

Gece bir türlü uyumak bilmeyen çocuğunuz için de bu durum söz konusu olabilir. Akşam yaklaşık 23:00‘te uyuyan bir çocuğun, sabah erken uyandığında hazırlamış olduğunuz güzel bir kahvaltıyı reddettiğini görebilirsiniz.

Verdiğiniz lokmaları eliyle itebilir, bir ağlama kriziyle baş başa kalabilirsiniz. Bu huysuzlanmalar sizi hayal kırıklığına uğratsa da, tepkisinin asıl kaynağının uykusuzluk olduğunu bilmeli ve ona karşı ısrarcı davranmamalısınız. Bu aşamada öncelikli uygulamanız kahvaltıyı yedirmek değil, gece uykusunu düzenli hale getirmektir.

Diyelim çocuğunuz geç yatmasına rağmen sabah geç kalktı, yani uykusunu yeterli düzeyde uyudu. Geç kalkmasına bağlı olarak kahvaltısını da geç yapacak.

Uzun süredir bir şey yemediği için hazırladığınız kahvaltıyı afiyetle yiyecek ve siz de mutlu olacaksınız. İçiniz çok rahat… Geç kahvaltı yapmasının, diğer öğünlerin de gecikmesi, atlanması veya reddedilmesi anlamına geleceğini de hatırlatalım. Her iki durumda da uyku saatinin değişmesine ve kaliteli uyku uyumamasına bağlı olarak yemek düzeni olumsuz etkilendi. Bu nedenle sağlıklı bir beslenme alışkanlığının kazandırılması için düzenli bir uyku alışkanlığının önceden verilmiş olması önemlidir. Gün içinde çocukla anne arasında yaşanan inatlaşmaların, çatışmaların altında yatan en önemli nedenlerden biri çocuğun uykusunu yeterli düzeyde alamamış olmasından kaynaklanır. Sinirli, uyumsuz, huysuz ve sürekli mızmızlanan bir çocuğunuz varsa; uyku düzenini bir daha gözden geçirmenizi öneriyoruz.

Her çocuk, karakter yapısı ve fiziksel özellikleri itibariyle birbirinden farklıdır.

Bunu kesinlikle kabul etmelisiniz. Birçok anne çevresindeki çocukların tombul yanakları ile kendi çocuğunun bedenini karşılaştırarak kendini suçlayabiliyor ve yeme baskılarına farkında olmadan başlıyor. Veya restorandaki bir çocuğun masada sakince oturup yemek yediğini gördüğünde diğer anneye imrenebiliyor.

Önce bu olumsuz duygulardan sıyrılın ve çocuğunuzu daha yakından tanıyın. Yemek yeme sorunlarının çözümünde izlediğimiz yöntemler çocuğun yapısına uygun olarak geliştirilir. Siz de çözüm yöntemlerinizi bu şekilde geliştirmelisiniz.

Örneğin, hareketli bir çocuğa sahipseniz; uzun süreli oturumlardan kaçınılan, oyunların ve sohbetin bol olduğu, renklerden hoşlanan bir çocuğunuz varsa, renklerin masaya eşlik ettiği bir yöntem bulmalısınız.

Fiziksel olarak anne-babası iri olmayan bir çocuğun iri olmasını beklemek bilimsel gerçekliklerle uyuşmayabilir. Gelişimi takip eden doktorunuza güvenin. Kıyaslamalarınızı ve kriterlerinizi sadece doktorunuzun belirlediği sınırlar arasında yapmaya özen gösterin. Böylece daha rahat bir anne olmayı başardığınızı göreceksiniz.

Sağlıklı beslenme alışkanlığı, çocuğun doğuştan kazanabileceği bir beceri değildir.

Bebeklik döneminden itibaren bebeğin beslenmesi anneye aittir. Başta az da olsa kaygılı başlayan bu süreç; zamanla yeni deneyimlemeler, annenin kendine göre yeni yöntemler geliştirmesi ve çevrenin önerileriyle farklı bir boyut kazanır. Sonuçta gelinen nokta, genellikle çocuğun hâlâ çok yemediği veya yemek sürecini bir savaşa dönüştürdüğüdür.

Çocuklar yaşayarak, görerek ve taklit ederek öğrenir. İçgüdüsel olarak acıkan çocuk, o gün ne yemeli siz karar veriyorsunuz. O da damak tadına, acıkma derecesine ve hasta olup olmamasına yani moduna göre yeme kararını veriyor.

Kararı yeme yönündeyse siz mutlu; yememe, reddetme veya tabağını bitirmeme yönündeyse siz mutsuz, sinirli ve yorgun…

Çabalarınızın hayal ettiğiniz gibi olmaması karşısında verdiğiniz tepkiyi çok iyi anlıyoruz. Bu tepkileri vermemenizi elbette beklemiyoruz ama bu duyguların derecesini belli bir düzeyde tutmayı becerebilmelisiniz.

Çünkü çocuğunuz bu tepkileri bilerek sizi sinir etmek için yapmıyor, biliyorsunuz. Özellikle de 3 yaşın altındaki çocukların tepkileri kesinlikle kasıtlı değil, onun bu tepkileri neden verdiğini çok iyi analiz etmeli ve yeni çözümlerinizi bu tespitlerinize göre geliştirmelisiniz.

Her yeni yaşla beraber çocuğunuzu yeni huylar, davranışlar ve başarılar bekler. Örneğin; 2 yaş itibariyle gelen inatlaşmalar, 1 yaşa kadar düzenli devam eden yemek seanslarının bozulmasına neden olabilir veya 1 yaşa kadar mama sandalyesinde güzelce oturup size ağzını açan bebeğinizin yürüme becerileri kazanmasıyla sandalyeye bir türlü oturmak istememesi durumuyla karşılaşabilirsiniz.

Bu tepkilerle karşılaştığınızda kızmayın, bunu bilerek veya artık yemek yemek istemediği için yapmıyor. Bu şekilde düşünmemelisiniz. Sadece büyüdü, algıları daha da güçlendi ve çevresine, hayata daha farklı bakıyor. Ona yemek yeme ve masada oturabilmeyle ilgili yeni yöntemleri siz öğretin. Yeme alışkanlığını yeni yaşla gelen yeni hayatına siz adapte edin. Böyle dönemlerde sizin yardımınıza çok fazla ihtiyaç duyduğunu unutmayın!

Bir anne-baba olarak çocuğunuzun duygularını tanımayı öğrenmelisiniz.

Bebeklik ve çocukluk döneminde duygular çok hızlı değişir. Sabah uykusunu alarak gülücüklerle uyanan bebeğiniz, öğlen saatinde size huysuzluklarıyla karşılayabilir. Anlık olarak değişen bu duygular, anlık olarak yine değişebilir. Bu nedenle çocuğunuzun olumsuz bir duygu yaşaması karşısında siz duygu durumunuzu düşürmeyin. Siz olumlu olmaya devam ederseniz, sizden etkilenecek ve duyguları yeniden olumlu düzeye çıkabilecektir.

Duymuşsunuzdur; çocuklar anne-babalarının duygularını hemen hisseder.

Birçok anne-baba bu durumu fark etmiyor. Çocuk bir anda mutsuz olduğunda veya kızgınlık yaşadığında anne-baba da mutsuz ve kızgın tepkilerle çocuğun karşısında durabiliyor. İşte sorunların uzaması veya tartışmalar da bu noktada başlıyor.

Siz anne-babasınız. Tabii ki sizin de duygularınız var ama bu duyguları iyi bir şekilde yönetmeyi becerebiliyor olmanız gerekir. Eğer zor bir dönemdeyseniz çocuğunuzdan uzaklaşın ve görevi bir süre eşinize devredin. Eşlerin birbirine bu konudaki desteği, mutlu evlilik sürecinde de çok önemlidir.

Çocuğunuza karşı göstereceğiniz anlayış, sabır ve doğru yaklaşım; büyütme sürecinde karşılaşacağınız her türlü sorunun çözümünü kısa sürede size ulaştıracaktır. Böylece çocuk büyütmeyi zor bir şey olarak değil, keyifli bir süreç olarak algılayabilirsiniz.

Çocuğunuzun gün içerisindeki duygularını çok iyi takip etmelisiniz.

Çocukların duyguları gün içinde anlık olarak hızla değişse de, bu duygular bazen daha uzun sürebiliyor. Uykusunu iyi alamamasından kaynaklanan bir huysuzluk, yaşadığı gribe bağlı olarak oluşan inatlaşma, annesi işte olan veya babası uzak bir iş seyahatine gittiği için özlem yaşayan bir çocuğun duygusunun iyi tanınması gerekir. Bu dönemlerde çocuğun iştahı azalabilir. Hazırladığınız her zamanki kahvaltısını yemek istemeyebilir.

Çocuğunuza empati yapabilirseniz, sizin de onun da günü güzel geçebilir.

Yapmanız gereken bu dönemlerde çok ısrarcı olmamak, esnek yaklaşımlarda bulunmak ve bu duygunun telafisi için gün içinde daha çok çaba göstermek olacaktır.

Anne, baba, bakıcı, anneanne veya babaanne çocuğa empati duygusunu geliştirebilirse; gün içinde yaşanabilecek sorunları daha hızlı çözüme ulaştırabilir.

Yemek yemeyi reddediyorsa, o an hissettiğini analiz etmeye çalışın.

Neye kızmış olabilir?

Neden masaya gelmek istemiyor?

Neden yemeyi ağzından çıkardı?

Belki onu oyunundan hızlıca aldınız ve masaya oturttunuz. Oysa ki oyunu henüz bitmemişti ve sevdiği arabasını bir daha tünelden geçirecekti. Belki de annesiyle sabah vedalaşamadığı için biraz kızgın ve sizin bu duygusunu telafi etmenizi bekliyor. Daha üzgünlüğü geçmeden onu masaya oturttunuz ve onu anlamadığınız için sinirli.

Ne kadar önemli, değil mi?

Neleri birçok kez gözden kaçırmışsınız…

Bu tür örnekleri sıklıkla gözlemliyoruz. Bunu iyi gözlemlediğimiz için yemek zamanlarını bir sorun

olmaktan çıkarabiliyoruz. Siz de bunu başarabilirsiniz.

Ona empati yapın ve çözümlerinizi geliştirmeye başlayın.

Eşlerin birbiriyle olan ilişkisinde de durum böyledir. Eşiniz kapıdan içeri girdi, sofraya oturdu ve sizinle konuşmuyor; siz de onun sizinle ilgilenmediği kanısına varabilir, buna bağlı olarak üzülebilir ve susmayıp sinirlenebilirsiniz.

Oysa önce bir empati yapalım ve neden böyle olabilir bir düşünelim. Belki işte bazı sorunlar yaşadı, belki o ayın ödemeleri yetişmedi. Böylece anlayarak onu mutlu edebilir, kendinizi de fazla üzmemeyi becerebilmiş olursunuz.