Sabır ve zaman.

Sabır; olayların üstünü örtmek, sürekli alttan almak değil tabii ki. Sabır; doğru olan davranışı yapıp sonra beklemektir. Tohumu atıp filizlenmesini beklemek…

Evlilikte eksikliği hissedilen bu iki anahtar, karşılaşılan birçok sıkıntının çözümü aslında. Bebeğin dünyaya gelmesi için dokuz ay sabreden ve onun için her türlü meşakkate katlanan anne, bu sürenin sonunda tatlı ve paha biçilmez bir meyveyle karşılaşır. Yeni doğan bebek,; sabrının, özeninin ve şefkatinin meyvesidir. Anne yavrusuna kavuşunca yaşadığı tüm sıkıntıları unutur..

Evlilikte de mutluluğa kavuşmak için bazen sabırlı davranarak beklemek gerekir. Kâinatın ritminde de asıl olan bu değil mi* Bu açıdan baktığımızda, evliliğin büyük bir okul olduğu gerçeğiyle karşılaşırız. Sorumluluk bilincimizi geliştiren, sabır ve zaman kavramlarını hayatımıza yerleştiren bir okul.

Evli çiftlerin bazen ufak tefek sorunlar yüzünden mutluluklarını ertelediklerini görüyoruz. Bu çiftler, anı yaşayamıyorlar. Sebebi ise, sürekli olarak eşlerinin olumsuz yanlarına odaklanmaları. Onların tabiriyle’’Eşlerinin istedikleri gibi olmaması.’’

Anne olanlar bilirler; dokuz ay karnınızda taşıyıp, yaşamının her aşamasına tanıklık ettiğiniz ve kendi terbiyenizle büyüttüğünüz çocuğunuzla bile birçok konuda uzlaşamayabilirsiniz. Sizden bağımsız bir yaşam ve kişilik geliştiren bir insanı evlendikten sonra bir oyun hamuru gibi şekillendirmek bir ütopya olsa gerek. Ömrünüzü bu uğurda sarf etseniz de mümkün değil. Ütopik bir amaç çünkü.

Eşler arasındaki uyum, tabii ki çok önemli. İletişim, bu uyumu arttıran en önemli faktör. Yani; siz eğer birbirinizle konuşabiliyorsanız, farklı olduğunuz konularda da ortak paydada buluşabilirsiniz. Ve amacınız eşinizle uzlaşmaksa, bu realist bir yaklaşım olur. Çünkü zamanla amacınıza ulaşabilirsiniz. Bir de bunun yanı sıra eşinizin olumlu yanlarına odaklanırsanız, evliliğiniz uzun yıllar sürdürülebilir bir nitelik kazanır. Böylece mutluluğunuzu yarınlara ertelememiş olursunuz.

Evet, evlilik bir okuldur. Bu okulda eşler, kötü huylarını törpüleyerek, ortak müştereklerde buluşmaya çalışır. Bazen çizgiden sapsa da, diğer eş onun elinden tutar, yardımcı olur. Aile içindeki denge, böylece korunmuş olur. Böyle dengeli bir ortamda yetişen çocuklarda; psikolojileri düzgün, toplumsal sapmalara kapalı birer birey haline gelir. Toplum olarak böyle bireylere çok ihtiyacımız var.