Eski toplumlar düşünce, bilgi ve hümanizme büyük değer verirdi. Ama günümüzün modern toplumunda hareketlilik ve canlılık ön plana çıktı. Oyunlar oynamak, yeni yeni şeyler denemek, hareketle canlılıkla öğrenmek ve büyümek büyük önem taşıdığı için artık anneler babalar hareketli cıva gibi çocuklarıyla öğünüyorlar. Seneler ilerledikçe çocuklar bu enerjilerini daha olumlu yönlere kanalize edebilirler.

Okul çağına gelen bir çocuk derslerde sakin olup dikkatini derse veren olgunluğa ulaşmış olmalıdır. Ders sırasında yerinde duramayan bir çocuk hem öğretmenlerini hem de sınıf arkadaşlarını rahatsız eder. Bu durumdaki çocuğun kendisi kadar ebeveyni, öğretmeni ve sosyal çevresi de ciddi sorunlarla karşı karşıyadır.

Hiperaktivite aşırı hareketlilik yada dikkat eksikliği sendromudur. 1940 tan sonra ve özellikle 1960 tan bu yana hiperaktivite ile ilgili birçok araştırma yapıldı. Bu durumla ilgili birçok soru cevaplandırılmaya çalışıldı.

Hiperaktivite bir hastalık mıdır, davranış bozukluğu mu?
Tedavi edilebilir mi?
Hiperaktif bir çocuğa karşı ebeveynin ve öğretmenlerin tutumu ne olmalı?

Bütün bu sorulara verilen farklı cevaplar ve çok farklı görüşler vardır. Bazıları bunu sadece aşırı hareketlilik olarak alır. Bu görüşe göre hiperaktif bir çocuk disiplinsiz ve gürültülü biraz da rahatsız edici bir çocuktur. Çocukların büyüklere göre daha enerjik ve bunun sonucunda da hareketli olmaları doğaldır. Ne var ki hiperaktif bir çocuk diğer çocuklardan farklı olarak şartların gerektirdiği durumlarda da sakinleşemez. Böyle durumlarda bu aşırı enerji kabul edilebilir bir durum olmaktan çıkar. İstenmeyen, uygun düşmeyen rahatsız edici fiziksel bir durum halini alır.

Hiperaktivite Yerinde Duramama

Hiperaktif bir çocuk rahat durmamanın ötesinde dikkatini de bir konunun üzerinde yoğunlaştıramaz. Elindeki işi bırakıp bir başka iş ile uğraşmaya başlayabilir ve ondan da bir başka işe atlayabilir. Duyularından aldığı sayısız dürtünün arasından bir seçim ve bir öncelikler tespiti yapamadığı için her gelen dürtünün peşine düşer ve birazdan çıkacağı yeni bir yola girer.

Hiperaktivite genellikle 2 ila 6 yaş arasındaki çocuklarda görülür. Erkek çocukların hiperaktivite oranı kız çocuklarınınkine oranla 4 kat daha fazladır. Yaptığı iş ve bulunduğu ortama göre aynı kişide bile hiperaktivite yoğunluğu değişir. Okul ve benzeri kalabalık ortamlarda çevreden gelen dürtüler arttığından bu yoğunluk zirveye çıkar. Hiperaktif bir çocuk düşünmeden tepki gösterir ve acele karar verir.

Bu davranış bozuklukları bir hastalığın belirtileri midir?

  • Hiperaktiviteyi sadece bir davranış bozukluğu olarak almak ne dereceye kadar doğrudur? Bu durumun anne adayının gebelik günlerine dayanan nedenleri olabilir. Zor bir gebelik dönemi, erken yada zor bir doğum, doğum sırasında yaşanan solunum sorunları hiperaktiviteye sebep olabilir.
  • Bunlarında ötesinde hiperaktif çocukların yüzde 10’unun anne yada babasının çocukluk döneminin hiperaktif geçtiği bilinmektedir. Bu bazı vakaların kalıtsal kökenli olduğunun bir göstergesidir.
  • Beslenmenin de hiperaktiflik üzerinde etkili olduğu gözlemlenmiştir. Bazı kimyasal katkı maddelerinin, bazı besinlerde bulunan renklendiricilerin, bozulmayı önleyici kimyasalların hiperaktiviteyi güçlendirdiği anlaşılmıştır.
  • Sosyal olaylar ve ortamda çok önemli bir rol oynar. Aile içindeki ihtilaflar, bir yerden bir yere taşınma, ayrılan ana babalar yada çok sevilen birinin ölümü hiperaktiviteyi körükleyen nedenler arasındadır.
  • Çocuklar aşırı gerginliğe karşı fazla dayanıklı değildir. Sosyal ve duygusal nedenlere dayanan hiperaktiviteyi ruhsal açıdan tam olgunluğa erişememenin bir sonucu olarak almak mümkündür.

Hiperaktif Çocukta Beyin Hareketleri

Araştırmalar ve klinik bulgular, hiperaktivitenin nörolojik bozukluklardan da kaynaklanabileceğini kanıtlamıştır. Beynin bazı bölümleri hızla kararları alıp hareketleri yönlendirirken, bazıları da düşünmeyi telkin edici işleve sahiptir. Hiperaktif çocuklarda dikkatli olmayı çağrıştıran sinirsel iletim zayıftır. Bu nedenle oluşan hiperaktiviteye dikkat eksikliği sendromu denir. Nörolojik kökenli hiperaktivite sosyal etkilerle oluşandan farklıdır. Bu tür hiperaktivite ile rahatsız olan çocuklar her ortamda hiperaktiftirler ve motor yetilerinde eksiklik ve düzensizlik vardır. Bu durumu çocuğun çizdiği resimlerden, oyun oynarken gösterdiği tepkilerden kısacası günlük yaşamındaki davranışlardan gözlemleyebiliriz.

Gelin dikkat eksikliği sendromu olan bir çocuğun tipik özelliklerine bir bakalım.

  • Erken doğmuş yada doğum sırasında bir süre oksijensiz kalarak solunum sorunu yaşamış olabilir.
  • Bebeklik günlerinde son derece hareketli, uykusuz, huzursuz ve ufak tefek kazalarla sık sık hastaneyi ziyaret etmek zorunda kalmış olabilir.
  • İlk okul döneminde, özellikle okuma ve yazmada büyük öğrenme zorluğu çekmiş olabilir.

Nörolojik tip hiperaktivite toplumun yüzde 4’ünü etkilemektedir. Buna karşın ruhsal tip hiperaktivite de bu oran yüzde 20’dir. Okul çağındaki çocukların yüzde 10’unda hiperaktivite görülürken, erkeklerde kızlardakinin 4 mislidir. Bu rakamlar her sınıfta ortalama olarak bir iki hiperaktif öğrenci olduğunu gösterir. Sonuç olarak ister nörolojik ister psikolojik kökenli olsun bu durum bir çok olumsuz sonucu olan ciddi bir sorundur.

Nörolojik kökenli hiperaktivite sorunu olan çocuklar yüzde 70 ile 90 arası okul hayatına başlayınca öğrenme güçlüğü ile karşılaşırlar. Hiperaktivitenin nedeni stres ise bu durum daha ileri yaşlarda da başlayabilir. Nedeni ne olursa olsun bu tip çocuklar dikkatlerini toplamakta güçlük çektikleri için dersleri takip etmekte oldukça zorlanırlar. Zekalarında bir sorun olmamasına rağmen yeteneklerini tam kapasite ile kullanamamanın sıkıntısını yaşarlar. Önem ve öncelikleri tespitte başarılı olmadıkları gibi problem çözme konusunda da zayıftırlar.

Hiperaktivite Dikkat Eksikliği Sendromu, Kırıcı ve Sabırsız Davranışlar Kırıcı ve Sabırsız Davranışlar Bu çocuklar arkadaşları ile ilişkilerinde de kırıcı ve sabırsız davranırlar sıkıntıya gelemezler ve öğretmenlerinin devamlı olarak kendileriyle meşgul olmasını isterler. Buna karşın arkadaşları, öğretmenleri ve ailesi çocuğa karşı durumunun gerektirdiği anlayış ve sabrı gösteremeyip neden olduğu zorluklardan ötürü arkadaşları tarafından yalnız bırakılırlar, oyunlardan dışlanırlar ve bu durum özellikle nörolojik tipteki hiperaktif çocuklar için söz konusudur. Sonuçta çocuk giderek tek başına kalmaya başlar.

Çocuklarının hiperaktif olduğundan endişelenen ebeveynler ne yapmalıdır?

Öncelikle çocuk tam bir muayeneden geçip durumun hiperaktiflikten başka bir nedene dayanıp dayanmadığı teşhis edilmelidir. Doktor bir seri basit test uygulayarak çocuğun davranışlarını, iletişim durumunu ve dikkatini tespit eder. Sonra doğum anından başlayarak çocuğun geçmişi ile ilgili bilgileri anne ve babasından alır. Anne ve babanın bu konuşma sırasında son derece açık olmaları gerekir. Çocuğun öğretmeni, doktoru ve varsa psikoloğunun raporlarını inceler. Çocuğun durumunu tam olarak değerlendirmek için onu birde nörolojik açıdan muayene eder.

Hiperaktivite kendi başına bir teşhis değildir. Bu bir sendrom yada bir hastalıkta değildir. Ateş yükselmesi yada baş ağrısı gibi bir başka rahatsızlığın belirtisidir. Hiperaktif olmasına karşın dikkat eksikliği sendromu bulunmayan vakalar olduğu gibi hiperaktif olmadığı halde dikkat eksikliği sendromu olan vakaların varlığı hiperaktivite teşhisini zorlaştırmaktadır.

Yapılan nörolojik testler psikomotor olgunluğun derecesini saptamak içindir. Dikkat eksikliği sendromu olan çocuklar gelişmişlik bakımından genellikle akranlarından 2 – 3 yıl geri kalmış durumdadır. Hiperaktiflik eğer ruhsal nedenlere dayanıyorsa bu takdirde çocukta nörolojik bir bozukluk bulunmaz.

Dikkat eksikliği sendromu teşhisi halinde çocuğa merkezi sinir sistemini harekete geçirecek ilaç tedavisi uygulanabilir. Ne var ki bu ilaçlar son derece dikkatli kullanılmalıdır. Genellikle 5 yaşından önce bu ilaçlardan kaçınılır ve ilacın dozu daima kontrol altında tutulmalıdır. Bu konuda yoğunlaşan çalışmalardan sonra hiperaktivite ile ilgili bir çok varsayımlar yeniden ele alınıp incelenir olmuştur. Araştırmalar sonucunda hiperaktivitenin değişik şekilleri olabilen yada değişik safhalardan geçebilen doğası ve bunun sonuçları üzerinde de durulmuştur.

Gerek öğretmenler gerekse ebeveyn daha iyi bilgilendirilmeye başlanılmıştır. Öğrenme zorlukları, davranış bozuklukları ve sosyal uyumsuzluk gibi sorunların en iyi şekilde çözümlenmesi için tedavinin olabildiğince erken başlaması bilinci yaygınlaşmıştır. Tedavi genellikle olumlu sonuçlar verir. Her çocuğun durumunun kendine özel olduğu gerçeği, herkese uygulanacak evrensel bir tedavi yönteminin söz konusu olmadığını gösterir. Devam eden çalışmaların hiperaktif çocukların sorunlarını çözmekte daha etkin yollar geliştirileceği de muhakkaktır.